Sözün kısası, dünya tiyatro tarihi kitaplarında yer alan bir yer burası. Örnekleri artık sadece müze olarak kullanılıyor. Yani aslında böylesi bir salonda oyun izleme şansına erişmek büyük ayrıcalık. Girişteki duvarlarda ise bizim tiyatro ve sinemamızın resimli tarihi yer alıyor. Eğer daha önce yolunuz düşmediyse Ses Tiyatrosu’na, mütevazı kapısının hemen arkasında, size bu tarihi anlatmak için sabırsızlanıyor. Söyleyecek sözü olan tiyatroculara özgü bir heyecanla…Beyoğlu, biraz da pasajlarıyla Beyoğlu’dur… Kentin kültür sanat karargâhı Beyoğlu’nun kalbi pasajlarda atıyor desek, abartmış sayılmayız. Her birinin anlatacak bir hikayesi vardır size. Bugün gidip güncel sanat eserlerini izlediğiniz salonların hemen hepsinin uzun bir geçmişi vardır ve bu geçmiş sadece tiyatro ya da sinemanın değil, aslında kent kültürünün tarihine dairdir. Kapısında nezih bir restoran, koridorlarında ilginç giysi, takı, aksesuar, müzik mağazaları, alt katında şık Beyoğlu Sineması bulunan Halep Çarşısı’ndaki tarihi Ses Tiyatrosu da işte böylesi salonlardan.
Balkon sefası
Mimar Campanaki tarafından yapılan 1885’te yapılan tiyatronun günümüze ulaşmasındaki en etkili isim kuşkusuz, yapımından 104 yıl sonra salonu satın alan Ferhan Şensoy’dur. Bugün sadece İstanbul’un değil, tüm dünyanın en güzide salonlarından biri olan Ses Tiyatrosu’nda Şensoy ve Ortaoyuncuları’nın tadına doyum olmaz oyunlarını seyrediyorsunuz.
Sirkten tiyatroya
Salon ilk önce Cirque de Pera (Pera Sirki)’ne hizmet vermiş. Ancak, Osmanlı’nın Batı ile kültürü sanat alışverişinin üst seviyelere ulaştığı bu dönemde, gereken mimari değişikliklerin yapılıp sirkin tiyatro ve opera gösterilerine uygun hale getirilmesi uzun sürmemiş. Türk sinema tarihi kitaplarında da salonun adı sıklıkla anılır. Nitekim daha 1901’de "dev sinematograf" sistemiyle burada film gösterimleri gerçekleştirilirmiş. Sinema, Ses Tiyatrosu’nun bundan sonra da uzun süreli bir yol arkadaşı olmuş. Salon, 1911’de İdeal Sineması, 1915’te Royal Sineması, 1920’de Varyete Tiyatrosu, 1929’da Fransız Sineması adları altında hizmet vermiş. Bugünkü adının isim babası ise 1942’de Tepebaşı’ndan buraya taşınan Ses Sineması. Toplamda 87 yıl tiyatro olarak kullanılan yapı, 17 yıl kadar da erotik sinema alarak kullanılmış. Cumhuriyet yıllarına değin, özellikle ramazan aylarında geç saatlere kadar oyunlar gösterilmiş Ses Tiyatrosu’nda.
Ustalar izlerken…
Salonun duvarlarında sanki hâlâ büyük ustaların gölgeleri var. Hatta kırmızı localara oturmuş çıraklarını izler gibiler. Dile kolay; burası bugün Ferhan Şensoy’un taşıdığı kavuğun sahiplerinden Kel Hasan Efendi ve topluluğunun oyunlarını sahnelediği yer. Kavuktan devam edecek olursak, sırada Münir Özkul var tabii. Özkul, profesyonel olarak ilk kez burada sahneye çıktı, yıllar sonra, çırağı Ferhan Şensoy ile birlikte 1989’da tekrar burada sahneye döndü. Pek çoklarıyla beraber, Fikret Hakan da burada başladı tiyatroya. Yılmaz Erdoğan da ilk yıllarını Ses’te geçirdi.
8 örnekten biri
Ses Tiyatrosu’nun özel kılan tek şey, bir asrı aşkın süre boyunca ayakta kalmış olması değil. Hünkar locası bulunan çok az sayıda tarihi binadan biri olan Ses Tiyatrosu bu açıdan dünyadaki 8 örnekten biri olarak kabul ediliyor. (Ferhan Şensoy, “dünyanın localı, balkonlu sayılı tiyatrolarından biri” diye tanımladığı salonla kuşkusuz gurur duyuyor. Belki de tiyatro-izleyici ilişkisini eleştirmek amacıyla, anıları arasında yağmur yağdığı için balkon biletini salon biletiyle değiştirmek isteyen çifte de yer veriyor.)
1 yorum:
mükemmel bir salon, ortaoyuncular'ın sahneyi doldurmasıyla daha bir mükemmel.
Yorum Gönder